Winter in Istanbul
İyice yaklaş. Sen yaklaştıkça kendimi buluyorum. Bir yıl biter, yenisi gelir. Geçip giden yıllar, gelecek günler sahip olacağımız en büyük şey bu, bir insan sıcaklığı. Onu ne kadar hissedebildiysek, işte o kadar iyi bir yıl geçirmişizdir. Bugün yine herkesin ihmal ettiği bir yerde dolaşırken buldum kendimi. Kar, üstüne yağacak birini bulduğu için sevinmişçesine vuruyordu yüzüme. Sonra uzakta iki çocuk, bir kadın ve bir erkek gördüm. Coşkuyla karda eğleniyorlardı. Onlara yaklaştıkça hissettim sıcaklığı, uzaklaştıkça üşüdüm. Onlar için kuşkusuz iyi bir yıldı, ne mutlu bir insanı tereddütsüz hissedebilene.
Winter in Istanbul
'Bir yer var' dediğimiz o yer. Nerede? Katip Sinan Camii Sokağı'nda olabilir mi? Bulamayacağım o yeri, ararken kaybolacağım. Çoğu kişi için de böyle gelmedi mi yıkım! Şarkının da dediği gibi, 'New Orleans'ta bir ev var, 'doğan güneş' dedikleri. Ve o, birçok zavallı çocuğun yıkımı olmuştur. Tanrım, biliyorum biri de benim.'
Winter in Istanbul
‘Sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye. Bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. Çünkü bizzat ben, yarım kalmış bir niyetim…’
Winter
Bir gün kar yağdı. Yürümek bile zordu, bu yüzden her zaman kalabalık olan yerler boştu. Bütün bunlar bir kış gününde oldu. Herkes o günü farklı bir biçimde yaşadı, fakat kimse elinde tutamadı. Bir mevsim daha ömrümüzden kayıp geçti. Bir şarkının da dediği gibi o kış gününü, “çok yakın, ne kadar uzak olsa da...” diye anıyor musunuz? Çünkü başka türlüsü güç!
Winter
- Bir anda gideceğimi mi düşünüyorsun? + Bir anda gelmedin mi? - Öyle.